23 Temmuz 2025 Çarşamba

Kıbrıs Sevdası Lansmanı-Yılmaz Parlar

 

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar "Kıbrıs Sevdası”

Kıbrıs Sevdası” İstanbul’da Anlamlı Bir Tanıtımla Okuyucuyla Buluştu

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve İTO Başkanı Şekib Avdagiç, Kuzey Kıbrıs’ın milli ruhunu İstanbul’da bir kez daha perçinledi

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-3.jpg

"Kıbrıs Türk'ünün Mücadelesi ve Türkiye'nin Desteği Asla Unutulmayacak"

İstanbul Ticaret Odası’nda 22 Temmuz 2025 Salı günü anlam yüklü bir kitap tanıtımı gerçekleşti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kendi hayatını ve Kıbrıs davasını anlattığı “Kıbrıs Sevdası” isimli kitabının tanıtımı vesilesiyle, Türk iş dünyasının kalbi İstanbul’da, İTO’nun ev sahipliğinde önemli mesajlar verdi.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-2.jpg

İlk konuşmayı gerçekleştiren İTO Başkanı Şekib Avdagiç, hem kitabın önemine hem de Kıbrıs ile Türkiye arasındaki tarihi bağa dikkat çekti. Ardından kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Tatar, duygusal ve bir o kadar kararlı bir konuşma ile Kıbrıs Türk halkının mücadelesini, geleceğe dönük vizyonlarını ve Türkiye ile olan sarsılmaz kardeşlik hukukunu anlattı.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-4.jpg

"Kıbrıs Türk’ünün Var Olma Mücadelesi"

Tatar, Kıbrıs’ta binlerce şehit verildiğini, acılar yaşandığını ve Rum-Yunan saldırılarına karşı direnildiğini vurguladı.

"20 Temmuz Barış Harekatı olmasaydı, Kıbrıs Türk’ü yok olacaktı" dedi.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-5.jpg

"Türkiye’nin Desteği Olmazsa Olmazımız"

Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri, siyasi ve ekonomik desteğinin altını çizdi:

"Türkiye, Kıbrıs Türk’ünü hiç yalnız bırakmadı. Bugünkü varlığımız, Türkiye’nin sayesindedir."

"İki Devletli Çözüm Tek Yoldur"

Federasyon taleplerini reddeden Tatar, "KKTC’nin tanınması ve iki devletli çözüm dışında bir seçenek yok" ifadelerini kullandı.

"Türk askeri Kıbrıs’tan çekilirse, Rumlar yeniden saldırır" uyarısında bulundu.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-6.jpg

"Mavi Vatan ve Doğu Akdeniz’deki Haklarımız"

Doğu Akdeniz’deki enerji haklarını savunan Tatar, "Türkiye ve KKTC, Mavi Vatan’da güçlü şekilde duruyor" dedi.

"Ekonomik Kalkınma ve Türk Dünyası ile İş Birliği"

KKTC’nin turizm, tarım ve teknoloji alanında büyüme hedeflerini açıkladı.

"Türk devletleriyle dayanışma içindeyiz. Azerbaycan’da bayrağımızla temsil edildik" diye konuştu.

"Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs’ın Güvencesidir"

"TSK’nın varlığı, Kıbrıs’ta barışın teminatıdır" diyerek Türk askerinin önemini vurguladı.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-7.jpg

İTO Başkanı Şekib Avdagiç: "Kıbrıs bir sevda değil, bir kaderdir"

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, açılış konuşmasında, Kıbrıs meselesine tarihsel bir bakış sunarak, Kıbrıs Türk halkının direnişine olan derin saygısını vurguladı. Kitabın ismini “ateşi hiç sönmeyecek bir sevda” olarak yorumlayan Avdagiç, “Kıbrıs bizim için tükenmez bir sevdadır. Bu sevdanın tohumları 1571 yılında atıldı, ilelebet de kalbimizden sökülmeyecek.”dedi

Avdagiç, kitabın genç nesillere tarihi anlatmak için önemli bir kaynak olduğunu vurguladı ve şu sözlerle tamamladı:

“Bugün burada bir kitap tanıtımından fazlasını yaptık; Kıbrıs Barış Harekatı'nın 51. yılında bu eseri tanıtarak, milletimizin Kıbrıs’a olan bağlılığını bir kez daha tescilledik.”

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-8.jpg

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: “Bu kitap, Kıbrıs Türkünün direnişinin sesi olacak”

Cumhurbaşkanı Tatar, kitabının yalnızca bir anı kitabı olmadığını, aynı zamanda bir direniş belgesi, bir milli hafıza çalışması olduğunu belirtti. Kitabın yazım sürecinde Nazlı Berivan Ak başta olmak üzere birçok ismin katkısını hatırlattı.

“Bu eser, çocukluk yıllarımdan itibaren Kıbrıs davamız için verdiğim mücadeleyi, halkımızın çektiği acıları ve Türkiye ile birlikte yazdığımız direniş destanını anlatıyor.”

Tatar’ın en dikkat çeken vurgusu ise Türkiye’nin rolüydü:

“Kıbrıs Türk halkı hiçbir zaman yalnız kalmadı. Türkiye’nin desteğiyle ayakta durduk, özgürlüğümüze kavuştuk. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin varlığı, Kıbrıs'ın barışıdır, huzurudur.”

Ayrıca Kıbrıs’ın bilişim adası olma vizyonuna dikkat çeken Tatar, geleceğe umutla baktığını belirterek, ekonomik gelişmelerin ve Türkiye ile entegrasyonun artacağını söyledi.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı Cumhurbaskani-Ersin-Tatar-Kibris-Sevdasi-1.jpg

 “Kıbrıs Sevdası” Sadece Bir Kitap Değil, Milli Bir Manifesto

Bu kitap yalnızca Cumhurbaşkanı Tatar’ın hayatını değil; bir halkın var olma mücadelesini, bir milletin kardeşlik hukukunu ve geleceğe dair kararlılığını anlatıyor. Her sayfasında Kıbrıs Türkü’nün sesi, Türk milletinin yüreği var.

Kıbrıs davasını tarihsel, duygusal ve stratejik boyutlarıyla ele alan bu eser, sadece bugünü değil, geleceği inşa etmek isteyen herkesin kitaplığında yer almalı. Bu kitapla Kıbrıs unutulmaz, unutturulmaz!

yilmazparlar@yahoo.com

5 Haziran 2025 Perşembe

Tabiatın Kucağında Geleceği Şekillendiren Vizyon

   

Tabiatın Kucağında Geleceği Şekillendiren Vizyon


Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği yönetimi, 04 Haziran 2025 Çarşamba günü Polonezköy’ün eşsiz yeşil doğasında bir araya gelerek kadın haklarına dair anlamlı yeni projelerini masaya yatırdı.

Toplantının ana gündemi, kadın haklarını koruma kılavuz kitabının içeriklerinin belirlenmesiydi.

 “Zihinler tabiatla açılır” düşüncesinden yola çıkarak düzenlenen bu özel toplantı, aynı zamanda yeni projelerin temelinin atıldığı ve kadın haklarını koruma kılavuz kitabının içeriklerinin titizlikle belirlendiği bir fikir kampına dönüştü.

Yeni projelerine ve özellikle de merakla beklenen "Kadın Haklarını Koruma Kılavuzu" kitabının içeriğine son şeklini verdi. Doğanın kalbinde yapılan bu anlamlı buluşma, zihinleri açarak kadın hakları konusunda yepyeni fikirlerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.

Piknik havasında geçen buluşma, hem verimli tartışmalara hem de derneğin gelecek vizyonuna ışık tuttu.

Günübirlik bir piknik havasında gerçekleşen toplantı; doğayla iç içe, özgürlük hissi uyandıran bir ortamda hem üretkenliğin hem de dayanışmanın en güzel örneklerinden birine sahne oldu.

Kadın Haklarının Yol Haritası Belirleniyor

Toplantının odak noktası, kadınların toplumsal haklarını hem hukuksal hem kültürel düzlemde daha net bir şekilde tanımlayan, farkındalık oluşturan ve yol gösteren “Kadın Haklarını Koruma Kılavuz Kitabı” oldu.

Dernek, hazırlayacağı "Kadın Haklarını Koruma Kılavuz Kitabı" ile hem Özbekistan’da hem de uluslararası arenada kadınların hak arayışına rehberlik edecek.

Kadınlara yönelik şiddetten sosyal hayatta eşit temsil hakkına, eğitimde fırsat eşitliğinden ekonomik özgürlüğe kadar birçok başlıkta çözüm odaklı içerikler tartışıldı ve kaleme alındı.

Bu kılavuz, yalnızca yasal hakları değil, aynı zamanda kadınların sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda güçlenmesine yönelik stratejileri içerecek. Toplantıda, kitabın içeriğinin "kadın dayanışması, hukuki destek mekanizmaları ve toplumsal cinsiyet eşitliği" temaları üzerine inşa edilmesi kararlaştırıldı

Ozoda İslamova, Vizyoner Bir Lider, Bir Işık

Bu tarihi buluşmanın mimarı, Dernek Başkanı Ozoda İslamova, enerjisi, öngörüsü ve kararlılığıyla bir kez daha takdir topladı.

Kadın hakları konusundaki engin bilgisi ve stratejik duruşuyla “vizyoner lider” tanımını bir kez daha hak etti.

Yıllardır kadınların sesi olan, onların gücünü toplumun merkezine taşıyan İslamova, sadece Özbekistan’da değil, Türkiye’de de dikkat çeken bir figür haline geldi.

Bu özverili çalışmaları ve uluslararası düzeyde fark yaratan projeleriyle Derneğin başkanı Ozoda İslamova, yıllardır sürdürdüğü enerjik, kararlı ve ilham verici çalışmalarıyla kadın hakları mücadelesinde bir sembol haline geldi.

Bu başarıların bir yansıması olarak, 2025 yılı Türkiye Altın İnsan Ödülü’ne layık görülen İslamova, kadınların sesini duyurmadaki azmiyle bir kez daha taçlandırılmıştı.

Bu ödül, yalnızca bir başarı sembolü değil, aynı zamanda kadınların değişim gücünün tescili olmasıydı.

Kadınların Gücü, Doğanın Sesiyle Buluştu

Polonezköy’ün yeşiliyle bütünleşen bu anlamlı toplantı, yalnızca fikirlerin değil umutların da yeşerdiği bir gün oldu. Kadınlar arasında kurulan dayanışma bağı, ortaya çıkan yaratıcı fikirler ve ortak hedefe duyulan inanç, geleceğe dair umutları güçlendirdi.

Toplantıda konuşan İslamova,"Kadın hakları, insan haklarıdır. Bu kılavuz, yalnızca bir kitap değil, bir manifesto olacak. Amacımız, tüm kadınların haklarını öğrenmesi ve savunması için güçlü bir araç sunmak"dedi.

Bu buluşma; “birlikten kuvvet doğar” sözünü en güzel haliyle yaşatırken, Özbek Kadın Hakları Koruma Derneği’nin misyonunu da bir kez daha gözler önüne serdi.

Kadınlar için daha adil, daha eşit ve daha özgür bir dünya.

Ozoda İslamova Yalnızca bir lider değil, yol gösteren bir yıldız olarak, özverisinin ve kararlılığının ışığı, sadece Özbek kadınlarını değil, tüm dünyadaki kadınları aydınlatmaya devam ediyor.

İslamova'nın kadın hakları konusundaki tutkusu ve derneğin hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığı, tüm yönetim üyelere ilham verdi.

yilmazparlar@yahoo.com

19 Mayıs 2025 Pazartesi

Girişimciliğe ve Turizme Yön Veren Kitap -Usta-Yılmaz Parlar

  

“Usta”yı okuyun. İlham alın. Yola çıkın.

Türk  Turizmin Efsane İsmi Hüseyin Kurtoğlu’ndan  Bir Başyapıt 

Türkiye turizminin mihenk taşlarından biri olan Duayen,  okuyucularına sadece bilgi vermekle kalmııyor, aynı zamanda ilham veriyor, motive ediyor ve yeni ufuklar açıyor. Türk turizmine ışık tutan, bir rehber niteliğinde.

Türkiye’nin turizm sektörüne adanmış bir ömür, vizyoner bir akıl, örnek bir girişimcilik hikâyesi... Plan Tours’un kurucusu ve sektörün duayen ismi Hüseyin Kurtoğlu, yaşamı boyunca edindiği birikimi, yaşanmışlıkları ve ilham veren başarı öyküsünü, “USTA” adlı kitabında ölümsüzleştiriyor.

Bu eser yalnızca bir biyografi değil; Türkiye turizminin tarihini, çilesini, şahlanışını ve gelecek vizyonunu anlatan, genç girişimcilerin başucu kitabı olacak nitelikte bir kılavuz.

Bir Turizm Efsanesinin Kaleminden

“Usta”, Hüseyin Kurtoğlu’nun yalnızca sektördeki başarısını değil, karakterindeki azmi, mücadele ruhunu, yenilikçi vizyonunu ve insan ilişkilerindeki zarafeti de aktarıyor. Kitap, okuyucusunu yalnızca turistik rotalara değil; cesaretin, sebatın ve liyakatin iz düşümüne bir yolculuğa çıkarıyor. Her bir satır, bir deneyim; her bir sayfa, bir ilham.

Hüseyin Kurtoğlu, Sadece Bir Seyahat Acentesi Sahibi Değil, Bir Yol Gösterici

Plan Tours’un yıllar içinde bir marka haline gelmesinin arkasında yatan başarı hikâyesi, Kurtoğlu’nun iş ahlakı ve insan odaklı vizyonuyla şekillenmiş. Bu kitapta onun, sıfırdan zirveye yürüyüşüne tanık olurken, aynı zamanda etik değerlere bağlı kalarak nasıl büyük işler başarılabileceğini de öğreniyorsunuz. Türkiye’nin dört bir yanına ve yurtdışına binlerce turisti ulaştıran, kültürlerarası köprüler kuran Kurtoğlu, aynı zamanda bir kültür elçisi, bir memleket sevdalısı olarak tanınıyor.

“Usta”, Sektöre Yeni Başlayanlara Rehber, Tecrübeli Girişimcilere İlham

"Hiçbir başarı tesadüf değildir" diyen Kurtoğlu, kendi hayatından kesitlerle okurlara adım adım ilham veriyor..

Girişimcilik yolunda pusulasını arayan herkes için “Usta”, sadece okunacak değil; altı çizilecek, defalarca dönülüp bakılacak bir başyapıt. Kurtoğlu, başarıya giden yolun yalnızca parlak fikirlerden değil, zamanla kazanılmış ustalıktan geçtiğini çarpıcı örneklerle anlatıyor. Kitapta yer alan anekdotlar, stratejik hamleler, kriz yönetimi tecrübeleri ve müşteri ilişkileri üzerine aktarımlar, sektör içindekiler için paha biçilmez bir kaynak.

Turizm Bir Gönül İşidir

Hüseyin Kurtoğlu, her şeyden önce bir gönül insanı. Onun için turizm, yalnızca ekonomik bir faaliyet değil; insanların hayalleriyle, kültürlerle, coğrafyalarla kurduğu derin bir bağ. Bu nedenle “Usta”, aynı zamanda bir sevda hikâyesi... Türkiye’nin güzelliklerini dünyaya tanıtma sevdası.

Her Sayfası Motive Ediyor

Kariyer yolculuğunda ilham, Hüseyin Kurtoğlu’nun tecrübeleri, her meslekten insan için değerli derslerle dolu.

Bu kitap size yalnızca “nasıl yapılır”ı öğretmiyor; “neden yapılmalı”yı da sorgulatıyor. Her sayfası bir motivasyon kaynağı; her bölümü, okuyucunun içindeki “yapabilirim” duygusunu harekete geçiriyor. Okurken kendi hayat yolculuğunuzla yüzleşiyor, potansiyelinizi fark ediyor ve “Benim de başaracak bir hikâyem olabilir” diyorsunuz.

“Usta”, yalnızca Hüseyin Kurtoğlu’nun değil, Türk turizminin ruhunu taşıyan, onu gelecek nesillere miras bırakan bir bellek çalışmasıdır. Bu kitap, raflarda durmak için değil; ilham olmak, dönüştürmek ve harekete geçirmek için yazıldı. Girişimciler, sektör profesyonelleri ve hayalleri olan herkes için mutlaka okunması gereken bir başucu kitabı...

Hüseyin Kurtoğulları,

Türk turizm sektörünün önde gelen isimlerinden biri olarak uzun yıllar boyunca sektöre önemli katkılarda bulunmuştur. Plan Tours ve İstanbul Vision Seyahat Acenteleri'nin kurucusu ve sahibi olan Kurtoğulları, aynı zamanda sektörde "Usta" lakabıyla tanınmaktadır. İngilizce bilen ve 1966 yılından beri turizm sektöründe aktif olan Kurtoğulları, deneyim ve birikimlerini "Usta" adlı kitabında toplamıştır.

 "Usta" Kitabı

Hüseyin Kurtoğulları'nın "Usta" adlı kitabı, onun sektördeki deneyimlerini, yaşadığı zorlukları ve elde ettiği başarıları anlatmaktadır. Kitap, özellikle turizm sektörüne ilgi duyanlar ve girişimciler için ilham verici bir kaynak olarak değerlendirilmektedir.

 yilmazparlar@yahoo.com

16 Mayıs 2024 Perşembe

Kıbrıslı Efsane Şair Osman Türkay-Yılmaz Parlar

  Kıbrıslı  Efsane Şair Osman Türkay

 Kıbrıs'ın kültürel ve edebi mirasına katkıda bulunan önemli bir isim olan, şiirleriyle insanın ruhunu okşayan, huzur veren, şiirlerinde sevgi, aşk, özlem, vatan sevgisi gibi temaları işlerken, dilin gücünü en iyi şekilde kullanarak bizi duygusal bir şölenin içine sürükleyen kitaplara sığmaz uzayın şairi Osman Türkay, Yazar Semra Eren Nijhar’ın Uzayın Şairi isimli kitabında…


 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu ev sahipliğinde 14 Mayıs 2024 Salı günü İBB tarafından yenilenen Beyoğlu İstiklal Caddesindeki Casa Botter Sanat merkezinde Yazar Semra Eren Nijhar’ın Uzayın Şairi kitabını imzalama töreni ve Osman Türkay’ı anma etkinliği düzenlendi.



Etkinliğe, KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, KKTC Konsolosu Ülkü Alemdar, Eski KKTC Diplomat Cahit Kayıaslan (Kuzey Kıbrıs Kültür evi temsilen), Kolleksiyon Kulüp Başkanı Şerif Antepli ve Yönetim Kurul üyeleri, KKTC Diplomatları, Başta olmak üzere Akademisyenler ve elit konuklar katıldı.



KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel açılış konuşmasında Osman Türkay'ın eserlerinde insanın iç dünyasına dair derinlemesine bir yolculuk yaptığımızı, Kıbrıs'ın kültürel ve edebi mirasına katkıda bulunan önemli bir isim olarak dilimize kazandırdığı değerli eserlerle edebiyat dünyasında önemli bir yere ayrıcalıklı bir yere sahip olmayı hak etdiğini dile getirdi.



Şiirlerinde derin duyguları ve içtenliği en saf haliyle yansıtan Türkay’ın, okuyucularını etkileyici bir yolculuğa çıkarmayı başardığını aktardı.

Prof. Dr. Mustafa Özkan edebiyatda ufuk turu attırarak, Osman Türkay’ın edebiyat disiblinler kültürler arası beslenme etkilenme kendini hep yenileyen bir dünya edebiyatcısı olduğunu vurguladı. Şiirlerinden örnekler sundu.



Kıbrıs'ın gururu Osman Türkay'ın eserlerini okumak, insanı duygusal bir yolculuğa çıkaran, içini ısıtan bir deneyimdir. Edebiyat dünyasının nadir ve değerli kalemlerinden biri olan Osman Türkay, eserleriyle yalnızca Kıbrıs'ın değil tüm Türk edebiyatının da gurur kaynağıdır.

Kıbrıs'ın zengin edebiyat geleneği, önemli şairlerden biri olan Osman Türkay'a odaklanan bir araştırma kitabıyla daha da zenginleşiyor.

Araştırmacı yazar Semra Eren-Nijhar kaleme aldığı bu kitapda, Osman Türkay'ın hayatı, eserleri ve edebi mirası üzerine derinlemesine bir inceleme sunuyor. Eren'in özverili çalışması, Türk edebiyatına yaptığı katkılarla tanınan bu önemli şairin eserlerini günümüz okuyucusuna yeniden keşfetme fırsatı sunuyor.



Semra Eren Nijhar öncelikle KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, KKTC Konsolosu Ülkü Alemdar, KKTC İstanbulTemsilciliği diplomatlarına, Osman Türkay’ın yeğeni Tuncay Özdoğanoğlu’na , Osman Türkay ailesine teşekkürlerini sundu.

Kitap, Osman Türkay'ın şairane dünyasını anlamak ve değerini takdir etmek isteyenler için kapsamlı bir kaynak niteliği taşıyor.

Semra Eren Nijhar  'in titiz araştırması, Türkay'ın şiirlerindeki derinlikleri, duygusal zenginliği ve edebi ustalığı incelerken, onun hayatına ve döneminin sosyo-kültürel bağlamına da ışık tutuyor. Bu sayede, okuyucular, Türk edebiyatının önemli bir dönemecinde Osman Türkay'ın rolünü ve etkisini daha iyi anlama fırsatı bulacaklar.

Semra Eren Nijhar  'in bu değerli çalışması, Osman Türkay'ın eserlerini yeni bir perspektifle ele alarak onun sanatını daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyor. Kitap, Türk edebiyatının önemli bir figürünü anma ve onun edebi mirasını gelecek nesillere aktarma misyonunu üstlenirken, aynı zamanda Kıbrıs'ın edebiyat ve kültür zenginliğine de bir katkı sunuyor.



Semra Eren Nijhar’ın özverili çalışması, Kıbrıs'ın edebi mirasını yaşatmanın ve gelecek kuşaklara aktarmanın önemini bir kez daha vurguluyor. Bu kitap, Osman Türkay'ın şairane dünyasına bir kapı aralayarak, onun unutulmaz eserlerini ve fikirlerini yeni bir nesil için de canlı tutma amacına hizmet ediyor.

Osman Türkay Hakkında Kaynaklara göre;

Özel bir İngiliz okulunda okudu. Londra'ya giderek gazetecilik ve felsefe öğrenimi gördü (1955). Şiir yazmaya ortaokul sıralarında başlayan Osman Türkay, şiirlerini Varlık ve Beşparmak dergilerinde yayımladı.

Daha sonra Londra'ya yerleşti ve İngilizce şiirler de yazmaya başlar; aynı zamanda çeviriler yaptı.



Londra'da bulunduğu 1951-56 yılları arasında şiir yazmaya ara veren şair, ilgisini başta İngiliz şiiri olmak üzere dünya şiiri üzerinde yoğunlaştırır. Şiirleri, Yunanca, İspanyolca, Çekçe gibi dillere de çevirdi.

24 Ocak 2001 tarihinde yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle tedavi gördüğü Girne Akçiçek Hastanesi'nde öldü.

Osman Türkay şiirlerinde insanın kâinattaki yerini göstermeye çalışır ve işler.

Şiirleriyle, pek çok ödülü kazandı. Albert Einstein Özel Barış Ödülü bunlardan biridir. "Evrende Rastgele Bir Gezinti" adlı kitabıyla, Amerikan Başarılar Enstitüsü'nün "Yılın Adamı" ve "Bin Yılın Şöhretler Sarayı" ödüllerini, Amerikan Biyografi Enstitüsü'nün "Altın Plak" ödülünü, "Başkanlık Onur Mühürü"nü, Avustralya'da "Uçan Altın Kumru" ödülünü kazandı. Türkay'ın son yıllarda aldığı ödül sayısı 50'yi aştı. Ayrıca, iki kez de Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterildi (1988 ve 1990).



Osman Türkay ayrıca, dünyada en çok mektup alan Türk edebiyatçısıdır. Hayranları arasında Tayland Prensesi Vemulchadra, Türkoloji Profesörü Anna Masala, Hindistan eski başbakanının eşi Sheila Gürjal ve çok sayıda aristokrat bulunuyor.

 Türkçe ve İngilizce dillerindeki Kitabını Tarafıma imzalarken Semra Eren Nijhar ile yaptığımız söyleşide;

 Nijhar “Bu iki paragrafı her zaman dile getiriyorum.

Osman Türkay’la ilgili araştırmalarımı 23 yıldır sürdürüyorum Osman Türkay’ın, dünyaca tanınan bir şairdir ve eserleri pekçok dile çevrilmiştir. Almanya’nın Goethe’si ne ise, İngilizler için Shakespeare ne anlam ifade ediyorsa, Türkiye’nin Nazım Hikmet’i, Can Yücel’i Orhan Veli’si ne ise, Osman Türkay’da KKTC ve Türkiye için aynı anlamı ifade etmektedir.” Dedi

Ayrıca Osman Türkay’ın daha iyi tanıtılması ve anlatılması için Londra’da Osman Türkay Enstitüsü açılmasının yararlı olacağını belirtti.

 Ben sadece bir insanım

Kıbrıs'ta doğdum

Biliyorum Kıbrıslıyım,

Türküm

Ama Kıbrıs'da, Türk de Rum da

Kısaca her nen evrensel bir bütünün parçaları

Öyleye dünya benim vatanım

Dünya benim üniversitem

Dünya benim tapınağım

 

Osman Türkay

 yilmazparlar@yahoo.com

Türkmenistan İstanbul Konsolosluğunda Mahtumkulu Firaki Etkinliği-Yılmaz Parlar

  Türkmenistan İstanbul Konsolosluğunda Mahtumkulu Firaki Etkinliği

 Türkmenistan’ın Türkiye Başkonsolosu Muhammetnur Ovezov ev sahipliğinde Mahtumkulu Firaki’nin 300. yıl anısına etkınlık düzenledi.

 Türkmenistan Konsolosluğu, büyük şair ve düşünür Mahtumkulu Firaki'yi anmak ve onun mirasını gelecek nesillere taşımak için çocuklara yönelik bir şiir yarışması düzenledi. Bu anlamlı etkinlik, Türkmen edebiyatının değerli ismi Mahtumkulu Firaki'nin ölüm yıl dönümü vesilesiyle düzenleniyor. Firaki, sadece Türkmen edebiyatının değil, dünya edebiyatının da önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. Onun eserleri, derin düşünceleri ve duygusal derinliğiyle okuyucuları etkilemeye devam ediyor.



Bu yarışma, çocukların şiir yazma becerilerini geliştirmelerini teşvik etmek ve onları edebiyat mirasının bir parçası olmaya yönlendirmek amacıyla düzenleniyor.

Mahtumkulu Firaki'nin eserlerinden esinlenen çocuklar, kendi duygularını ve düşüncelerini ifade etme fırsatı bulacaklar. Bu sayede, genç kuşaklar, Türkmen edebiyatının zengin geleneğini yaşatmanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemini daha iyi anlayacaklar.

Yarışmanın düzenlenmesi, Türkmenistan'ın edebiyat ve kültür alanındaki zengin mirasını ve değerlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma kararlılığının bir göstergesi olarak da değerlendiriliyor.



Bu yarışma, Mahtumkulu Firaki'nin unutulmaz eserlerini ve fikirlerini gelecek nesillere taşırken, Türkmen edebiyatının ve kültürünün de yaşatılmasına vesile olacak.

15 Mayıs 2024 Çarşamba günü Türkmenistan İstanbul Konsolosluğunda gerçekleşen etkinliğe bilim insanları, Türkiye’nin ünlü yazarları ve tanınmış isimleri, Türkmen diasporasının temsilcileri, öğrenciler ve medya katıldı.



Türkmenistan’ın Türkiye Başkonsolosu Muhammetnur Ovezov açılış konuşmasında, ülkenin bağımsızlık yıllarında çeşitli alanlarda elde ettiği başarıları katılımcılara aktardı.

Mahtumkulu’nun ölümsüz mirasının Türkmenistan ve diğer birçok devletin kültürü üzerindeki önemli etkisine de dikkat çekti.

Türkmenistan’ın Türkiye Başkonsolosu Muhammetnur Ovezov bu etkinliğin, çocuklara edebiyat ve kültürün değerini kavratmanın yanı sıra, Mahtumkulu Firaki'nin önemli eserlerini de tanıtmak için bir fırsat olduğunu vurguladı.

Firaki'nin kaleme aldığı şiirler, Türkmen halkının duygularına tercüman olmanın yanı sıra, evrensel bir insanlık mesajını da taşıdığını dile getirdi.



Bu yarışma, Firaki'nin ruhunu ve mirasını yaşatmanın yanı sıra, çocukların sanata ve edebiyata olan ilgisini artırarak kültürel bir bilinç oluşturmayı hedeflediğini açıkladı.

Ayrıca Başkonsolos Ovezov bu tür etkinliklerin, gençlerin sanata ve kültüre olan ilgisini artırmanın yanı sıra, ulusal kimliğin korunması ve kültürel zenginliğin gelecek kuşaklara aktarılmasına da önemli katkılar sağladığını belirtdi.

Daha sonra genç öğrenciler, büyük Türkmen şairi Mahtumkulu Firaki’nin şiirlerini okudu ve şairin eserlerinin torunları üzerindeki silinmez etkisinden bahsetti.

Konuklar ayrıca Mahtumkulu Firaki’nin hayatı ve eserlerine adanmış, eserlerinin yer aldığı yayınların, Türkmen milli giyim örneklerinin ve uygulamalı sanat ürünlerinin yer aldığı resim sergisinide ziyaret etti.



 Mahtumkulu Firaki hakkında kaynaklara göre;

Türkmenistan'ın büyük şairi ve düşünürü Mahtumkulu Firaki, 18. yüzyılda yaşamış bir şair, düşünür ve Tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Tanrı'ya adamış mutasavvıftır. Türkmen edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Eserlerinde aşk, doğa ve insanlık konularını işleyen Firaki, Türkmen halkının kültürel mirasında önemli bir yere sahiptir. Şiirleri ve düşünceleriyle Türkmenistan'ın ve dünya edebiyatının unutulmaz isimleri arasında yerini almış olan Mahtumkulu Firaki, bugün de Türkmen halkı tarafından büyük bir saygıyla anılmaktadır.



Türkmenistan'ın uluslararası kulvarda en değerli ödüllerinden biri olarak kabul edilen Uluslararası Mahtumkulu Ödülü, şairin adını taşımaktadır.  Bununla birlikte, 1931'de kurulan Türkmen Devlet Üniversitesi'ndeki Dil ve Edebiyat Enstitüsü'ne şairin adı verilmiştir.



Asıl adı Mahtumkulu olan şair, şiirlerinde kullandığı Firaki mahlası sebebiyle Mahtumkulu Firaki olarak bilinmektedir. Türkmenler hakkında sosyal ve politik şiirler yazmıştır. Türkmen şairlerin önde gelenlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Firaki, bir kaynağa göre yaklaşık 1724 ya da çeşitli kaynaklarca 1733 yılında, İran'ın Gülistan Eyaleti'nin Günbed-i Kavus şehrinin Hacı Kavuşan köyünde doğdu. Türkmenlerin Göklen boyunun Gerkez aşiretindendir. Babasının adı Devlet Mehmet Azadi ve annesinin adı Orazgül'dür. Babasından Arapça ve Farsça dersleri aldı. İlk eğitimini doğduğu köyde alan Firaki, eğitimine; Lebap vilayetinin Halaç ilçesinin Kızılayak köyünde bulunan İdris Baba Medresesi'nde devam etti. Buhara 'daki Göğeltaş Medresesi'ndeki eğitiminin ardından, Hive 'de yer alan Şirgazi Medresesi'nde eğitimini tamamladı.

Medreselerde aldığı şiir eğitimiyle birlikte Arapça, Farsça ve Çağatayca'yı öğrenen Firaki, konusunu gerçek hayattan alarak yazdığı şiirlerle Türkmen şairler arasında ün kazandı.

Şairliğinin yanında mutasavvıf ve düşünür de olan Firaki, çeşitli kaynaklara göre 1782 ya da 1807, diğer bir kaynağa göre yaklaşık 1797 yılında öldü. Mezarı, İran'ın kuzeybatısındaki Aktokay köyünde bulunmaktadır ve İran hükûmeti tarafından anıt mezara dönüştürülmüştür.

Şairliği

Firaki, şiirlerinde; dini motifler, Muhammed ve diğer peygamberlere duyulan sevgi, evrensel ve millî değerler, sosyal dengesizlik, insanın hayatı ve toplumsal olayları kapsayan konuları, sade ve yaşadığı dönemin halk diliyle anlaşılır bir şekilde dile getirmiştir. Hemen hemen tüm şiirlerinde Türkmenleri birlik ve beraberliğe, bir devlet ve bir bayrak etrafında toplanmaya davet etmiş, insanları iyiliğe ve doğruluğa ulaşması gerektiğini savunmuştur. Kendi rüyasında dokuz kere bade içmesinden dolayı Türkmenler tarafından kendisine "Haktan içen şair" de denilmektedir.

Firaki, şiirlerinde Ahmet Yesevi'yi ustası olarak kabul etmiş, kendisinden önceki mutasavvıflardan yararlanarak eserlerini ortaya koymuştur.

yilmazparlar@yahoo.com

4 Aralık 2023 Pazartesi

Extralife Md - Hücreden Evrene-Yılmaz Parlar

  Atıksız Yaşam ve Beslenme Rehberi Nedir


Yeşim Kaya “Hayatının Şefi Ol”-Hücreden Evrene Sağlık-Yeni Bir Yaşam,


Son yıllarda yapılan incelemeler, insan kaynakları ve evren arasında beklenen bir anahtarın olduğunu ortaya koyuyor. Bilim insanlar, evrenin derinliklerindeki karanlık ışıklarla etkileşime girebilir ve bu etkileşimlerin sağlık üzerinde önemli sonuçlar üretebileceğini keşfetmiştir. 




Bu araştırmaları yapan ekipler, genişleyen alanlar yoluyla evrendeki enerji dalgalarıyla haberleşebileceğini ortaya çıkarmıştır. Hücrelerimiz, çevremizdeki enerji ve radyasyonlarla etkileşime girerek kendini iyileştirebilir, sağlık sorunlarına müdahale edebilir ve hatta hastalık riskinin azalmasına neden olur.



Özel Projeler ve Gastronomi Danışmanı,Yazar, Naturel Tv kurucusu iş insanı pek çok özellikleri olan Yeşim Kaya “Hayatının Şefi Ol” Atıksız Yaşam ve Beslenme Rehberi niteliğindeki kitabının lansmanını CVK Boshorus Hotel Evergeen’de (Dikey Bahçe) gerçekleştirdi. Sonrasında Kitapsever ve okuyucularının aldıkları kitapları D&R de imzaladı.



Kitabın geneline baktığımda sonunda holistik beslenmeyle birlikte tüm soruların cevabı niteliğinde derlenen mükemmel bir kitap olmuş.



Bütünsel Yaklaşım ile Sağlıklı Yaşam Mümkün 


Son yıllarda insanların sağlığına daha fazla önem verilmesiyle birlikte, bütünsel yaklaşım adını duymaya başladı. Bütünsel düşünceyi, bireyin bedenini, zihnini, duygu ve ruh bilgilerini bir arada ele alarak, insanın bütünsel olarak sağlıklı olmasını hedefler. Bu yaklaşım, modern tıp yöntemlerinden farklı olarak, sadece satılanlara değil, hastalığın ortaya çıktığı temel nedenlere odaklanıyor. 



Holizm, insanın hayatını bir bütün olarak ele alır. Bir kişinin sadece fiziksel olarak tedavi edilmesi yerine, parçalarının, zihinsel, sosyal ve ruhsal açıdan dengede olması hedeflenir. Bu nedenle bütünsel tedavi yöntemleri, yalnızca ilaç kullanımından ibaret değildir. Yeterli ve düzenli beslenme, egzersiz, yoga, değişim gibi alternatif değişimler de bu yaklaşımın bir parçasıdır. 



Holizm'in ilk olarak Naturopati doktoru Dr. Benjamin Rush tarafından 18. yüzyılda kurulmuştur. O zamanlar bu yöntem pek yaygın değildi ancak günümüzde giderek daha fazla insan bütünsel tedavi yöntemlerine uygulanıyor. Çünkü modern tıbbın gerçekleşen işlemlere odaklanması, bazı sıcaklıklarda yalnızca geçici bir rahatlama sağlayabiliyor. Oysa bütünsel tedavi, genel nedenleriyle başa çıkmayı hedeflemek için kalıcı iyileşme sağlar. 



Bütünsel yaklaşımın en önemli prensiplerinden biri, önleyici sağlık bakımına vurgu yapılmasıdır. Bu yaklaşımda, kişilerin hastalanmasından önce üzerinde çalışılması gereken alanlar tespit edilir ve bu doğrultuda önlemler alınır. Sağlıklı destek, fiziksel aktivite, stres yönetimi gibi faktörler, bir bütün olarak ele alınıp dengelenirse, önlenmesi mümkün hale gelir. 




Holistik beslenme, bireyin bedenini, zihnini ve ruhunu bir bütün olarak ele alan bir beslenme yaklaşımıdır. Bu beslenme biçimi, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda duygusal, zihinsel ve sosyal sağlığı da kapsar. Holistik beslenme, geleneksel diyet anlayışından farklı olarak, beslenmeyi bir yaşam tarzı olarak ele alır.


Bu beslenme biçiminde temel prensiplerden biri, doğal ve organik besinlere odaklanmaktır. Genetik olarak değiştirilmemiş ve işlenmemiş gıdaların tercih edilmesi, bedenin temel besin ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir rol oynar. Ayrıca, renkli sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve sağlıklı yağlar gibi çeşitli besin gruplarının dengeli bir şekilde tüketilmesi teşvik edilir.


Holistik beslenme, besinlerin enerjisini ve şifasını vurgular. Gıdaların sadece besin içerikleriyle değil, aynı zamanda enerji frekanslarıyla da etkileşimde bulunduğuna inanılır. Bu nedenle, tüketilen gıdaların kişisel ihtiyaçlara ve enerji seviyelerine uygun olması önemlidir.


Beslenme alışkanlıklarının yanı sıra, holistik beslenme aynı zamanda yemek zamanlaması, sindirim süreçleri ve kişisel ihtiyaçları dikkate alır. Öğünler arasında denge ve uyum sağlamak, metabolizmanın desteklenmesine katkıda bulunabilir.



Holistik beslenme, stresten kaçınma ve sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürme konularına da odaklanır. Yoga, meditasyon ve spor gibi aktivitelerin bu beslenme yaklaşımını tamamladığı düşünülür.


Bu beslenme biçimi, bireylerin bedenlerini dinlemelerini teşvik eder. Acıkma hissi, doygunluk hissi ve çeşitli besinlere karşı duyarlılık gibi sinyallerin doğru bir şekilde algılanması, sağlıklı beslenme pratiğinin temelini oluşturur.


Holistik beslenme, sadece bireysel sağlığı değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal etkileri de göz önünde bulundurur. Sürdürülebilir tarım uygulamalarına destek verir ve yerel besin kaynaklarının kullanımını teşvik eder.


Sonuç olarak, holistik beslenme bireyleri, beden, zihin ve ruh sağlığını bir arada değerlendirerek, dengeli, sürdürülebilir ve kişiselleştirilmiş bir beslenme yaklaşımı sunar. Bu, bireylerin genel yaşam kalitesini artırmaya yönelik kapsamlı bir perspektif sunar.


Hayatının Şefi Ol Kitabı her zaman elinizin altında olması gereken kaliteli yaşam için elzem bir kitap.


yilmazparlar@yahoo.com

24 Ağustos 2023 Perşembe

Ateşten Adamlar ve ATA Parti Devrimi-Yılmaz Parlar

 


Ateşten Adamlar ve ATA Parti Devrimi

ATA Parti Başkanı Namık Kemal Zeybek Ateşten Adamlar kitabında kaleme aldığı Devrim öncüleri ve  ATA Parti Devrimleri örtüşmesiyle ilgili söyleşi gerçekleştirdik.


Ülke bütünde verimsiz geçirmiş şu günlerde kara bulutlar arasından doğan güneş gibi ATA Partisi kuruldu.

Genel başkanları Namık Kemal Zeybek liderliğin tüm bileşenlerine ve vasıflarına sahip.

Çok ilçelerde kaymakamlıklar yapmış. Gümrük müşavirliğinde bulunmuş, milletvekilliği Kültür Bakanlığı devlet bakanlığı artı büyükelçi gibi unvanlarda, o makamlarda hiç unutulmaz başarılı hizmetler vermiş bir değerimiz. Kendisi Türklük adına engin bilgilere sahip, eşsiz bir duayen diyebiliriz.

Aynı zamanda akademisyen. Türklük üzerine çok sayıda kitapları mevcut.

Ancak Bu ateşten adamlar kitabı ATA partinin tamamen bu kuruluş ilkelerine uygun. Atatürk'ün devrinde öncü olan liderlerin listesinden birkaçını kaleme almış.

Şimdi onlar hakkında konuşacağız. Yani Ata Parti'de Sayın Başkan bu liderlerin arasındaki yapacağınız bu

Devrim olaylarıyla örtüştüğü kısımları biraz açıklar mısınız? Birkaç kimseyi bize söyler misiniz?

“Evet. Sağ olun. Evet. Ben de dediğiniz gibi birtakım görevlerde bulundum. Işte yirmi üç yaşında kaymakam oldum On yedi kaymakamlık yaptım. Otuz üç yaşında. Gümrük tekel bakanlığı müsteşarı oldum.

Gün Sazak Müsteşarı'yım. Yani, Onlarla çalıştık onu özellikle söylemek isterim.

O çok değerli biri elbette. Dediğiniz gibi, sonra da yine siyasi hayatımda bakanlıklar büyükelçilikler ve bir üniversitenin de kurucusu oldum.

Ahmet Yesevi üniversiteyi uluslararası Türk Kazak Üniversitesi olarak kurdum. Ve 14 yıl yönettim.

Kırgızistan'da Manas Üniversitesini kurdum. Sonra bir arkadaşım aradı. Devrettim ama o sürdüremedi. Başkaları sürdürüyor…

Söylediğiniz gibi yani siyasi hayatımda çok siyasi deneyimler kazandım. Okumalar yazdım. Kitaplar yazdım. Ve bütün bunlar sonucunda artık son yıllarda Türkiye'nin içine girdiği bu karşı devrim sürecinde yeniden Ata'nın Türk devrimini anımsamak ve o Türk devrimini çağa taşımak üzere yeniden Türk Devrimini gerçekleştirmek üzere beş ana devrim yapmak üzere arkadaşlarımla birlikte bir siyasi parti kurdum.

Beş ana devrim diyorum.

1, Yeniden Türk Devleti'ni kurmak lazım. Yeniden. Çağdaş Türk devleti olarak bozuldu.

2, Yeniden çağdaş eğitim sürecine Türkiye'yi sokmak lazım. Çünkü çok uzaklaştı.

ileri demokrasiyi artık Türkiye'de gerçekleştirmek lazım. Türkiye bunu hak ediyor.

Atatürk'ün döneminde olduğu gibi yeniden

Toplumcu kalkınma sürecini başlatmak lazım ancak böyle kalkınabiliriz.

Tüm bunlardan sonra da bilgi devrimini yaparak bilgi çağına girmemiz lazım.

Demek ki beş işaretimiz de bu.”

Bu kitapta bir 30’a yakın değeri, hepsi birbirinden çok değerli, öncü liderleri kaleme aldınız. Ama bunların dışında savaş zamanında kalanlar var. Bu sadece cumhuriyetten sonraki olan kimseler. Bir kaçına bir örnek verebilirmisiniz? Yaptıkları ile sizin Devrim ilkelerinizle örtüşenleri.

“Evet. Bunun önemi şu yani. Atatürk Türkiye devletini kurmak üzere Osmanlı'nın yıkılışından sonra, Kurtuluş Savaşı'nı Türkçülerle yaptı. İslamcılar ise ne yazık ki o dönemde Yunanlıların yanında yer aldılar. Maalesef evet. Onları söylemeliyiz ki bunlar anlaşılsın.

Elbette Yani söz gelimi Şeyhülislam Dürzüzade.

Şeyhülislam Mustafa Sabri. Büyük İslam bilgini diye satılmaya çalışılan, İskilipli Atıf Hoca gibi, kimi müftüler gibi, kimi şeyhler gibi insanlar Yunancı oldular.

Buna mukabil, Türkçü din adamları, Ankara Müftüsü o dönemin, Alevi Bektaşiler'in lideri Cemalettin Çelebi gibi.

Türkiye'de yaşayan Türk Ortodokslarının lideri ve sonra patriği olan çok değerli Papa Eftim, Kendine Teoman Ergene diyor ve kendisi diyor ki bana Türk dostu demeyin. Ben Türk'üm. Ama dinim Ortodoks'luk. Böyle çok değerli insanları unutturmamak lazım.

Onların adını anmak lazım. Çünkü Kurtuluş Savaşı'nda da, Kuruluş savaşımında da yani Atatürk evet. Türk Devletini çağdaş akıl ve bilime dayalı bir devlet olarak kurarken onun yanında bulunan ve ona çok katkılar sağlayan Atatürk'ün işlerini Devrimini kolaylaştıran insanlar var.

Yani bunların birincisi olarak ben Mahmut Esad Bozkurt'u yazdım.

Mahmut Esad Bozkurt. Mahmut Esad Bozkurt kimdir? Soyadı Bozkurt. Kendisi aldı. Atatürk ona Ateşten Adam soyadını vermek istedi. Sen Ateşten Adamsın dedi.

Evet. O yüzden ben kitabın adını Ateşten Adam koydum. O dedi ki hayır benim soyadım Bozkurt olsun. Yani o Bozkurt olmasında onun kazandığı bir Bozkurt Lotus davası önemlidir aynı zamanda bu gerçek bir Bozkurttur. Hukukçudur ve Türkiye'de çağdaş hukuk Devriminin yapılması ve Türkiye'nin dogmatik naslara dayalı çok gerilerde kalmış. Kadınları kocalarının üç ortağından biri olmaya zorlayan, Kadınlara mirasta yarım hisse veren, kadınları mahkemede yarım insan sayan yani iki kadın bir erkek sayılır diyen, kadınları kapatan, Kadınlar ağ koymaktan alıkoyan, bir anlayış yerine devrim yaparak Türkiye'de çağdaş hukuku getiren, işi başlatan kişi Mahmut Esat Bozkurt'tur. çoğu hukukları değil mi?

Medeni hukuk, ceza hukuku. Onun zamanında

Ama bunun en iyilerini alarak da hukuku Ziya Gökalp da böyle söylüyor. Türk'ün esaslarında diyor diyor ki Türkçe hukuki Türkçülük çağdaş hukuku Türkiye'ye getirmektir diyor.

Mahmut Esat Bozkurt Atatürk'ün elbette ki gözetiminde desteklemesiyle, onun gölgesinde. Ama o başardı. Adalet Bakanı olduğu zaman medeni kanunu getirdi ve diğer temel kanunları getirerek Türkiye'yi çağdaş bir konusunda büyük katkı sağladı. Evet. Onu söylemiş olalım bir. Onunla birlikte yine aynı çizgide bir başka çok önemli kişi vardır.

Onu yazdım, Doktor Reşit Galip. Evet. Doktor Reşit Galip ne yaptı? Öyle bir devrimcidir ki Doktor Reşit Galip Atatürk'e bile teoricilik konusunda kafa tutan bir adamdır. Ama bakın şu Atatürk'e ki kendi kendisiyle çekişen, yemekte kavga eden kişiyi bir yıl sonra Milli Eğitim Bakanlığına getirdi. Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Ve Doktor Reşit Galip çok kısa süren bir yılı bile tamamlamayan bakanlık döneminde Türkiye'nin ilk üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi'ni o kurdu.

Evet ve İstanbul Üniversitesi Atatürk'ün gözetiminde, dışarıdan itlerden kaçan dünya çapında bilim adamları ve Darülfunun'dan seçilen gerçek bilim adamları

Bunlara eklenen Atatürk'ün yurt dışına Avrupa'ya gönderdiği ve artık dönüp gelen 500 genç bilim adamıyla birlikte öyle birdenbire Darülfü'nun yarı medrese iken dünya çapında evet tanınan bilinen ve saygı duyulan bir üniversite haline geldi. Kim yaptı bunu? Doktor Reşit Galip onu yaptı. Onun nasıl bir Türkçü olduğunu anlamak bakımından onun yaptığı en önemli konulardan birisi de 23 Nisan 1933 de  evet. Evinde çocuklarıyla Konuşurken ortaya çıkan andımız. Andımızı andımızı

Milli Eğitim Bakanı olarak okullarda okutmaya başladı. Orada ince bir nokta var.

O yurduma, bu duruma derken sonra da milletime diye çevrildi. Yani onun Türkçülüğü. Aynı zamanda dilde Türkçülüktür bunun sözünü kullanmıştır.

O da yine çok önemli bir kişidir. Üçüncü bir kişiden de söz etmeliyiz. O da Doktor Rafik Saydam diyelim. Evet. Bakanlık yapmış uzun yıllar Sağlık Bakanlığı yapmış kişi olarak. Atatürk'ün gözetiminde onun desteğiyle Türkiye'yi salgın hastalıklardan kurtaran kişidir.”

Evet. Hıfzıssıhha'yı,

"Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü Kur'an, Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü kurduğu zaman 22 aşı orada üretiliyordu. Ve bunlardan birisi Çin'e satıldı. Hastalıklar o aşı ile ortadan kaldırıldı. Salgın, hastalıklar ortadan kaldırıldı.”

Hatta İngiliz kraliçesi o çiçek aşısını son derece benimsiyor ve o zamanlar bizden alıyor.

“Şimdi bunları niye yazıyorum ben? Daha tabii var uzatmayalım sözü. Bunun gibi çok değerli kişiler var. Bunlar Ateşten Adamlardır. Bunlar unutulmamalıdır. Bunların hepsi Türkçüdür. Toplumcudur. İlericidir. Kendileri böyle tanımlanır. Aydınlanmacıdır. Dolayısıyla Atatürk'ün o başlangıçtaki Türk devrimi bir temsil eden bu yüce kişiler bilinmeli ki bizim yeniden Türk devrimi derken kimleri örnek aldığımızda çıksın.”

Zaten bunları hep örnek alarak yapılacak olan olaylar ki, uçaklar yapanlar, 10 bin kilometre demir ağların 1250 km lik kısmını örenler..

“Nuri Demirağ evet. Hepsini sayarsak çok zaman alıyor.”

Bana göre her Türk'ün okuması gereken bir kitap bu. Ateşten Adamlar ve aynı zamanda girişimciler için yani girişimci insanlar için okuması gereken bir kitap.

Hakikaten çok çok değerli. Ve bakıldığı zaman da o büyük zorluklar içerisinde neler yapmışız?

Sayın Başkan Namık kemal Zeybek bu konuda Çok güzel bir vefa örneği gösterdiniz. Sağ olun. Bunları andınız. bunları kaleme aldınız. Gerçekten yani ben kendi adıma müteşekkirim. Bütün Türkiye'de aynı şekilde teşekkür edeceklerdir. Güzel bir söyleşi oldu Sayın Başkan. Çok teşekkür ediyorum. Sağ olun.

yilmazparlar@yahoo.com