10 Mayıs 2018 Perşembe

10. NDS EDEBİYAT ÖDÜLÜ JEAN-PAUL DİDİERLAURENT'A-YILMAZ PARLAR

10. NDS EDEBİYAT ÖDÜLÜ JEAN-PAUL DİDİERLAURENT'A

Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi ile Notre-Dame de Sion'lular Derneği tarafından düzenlenen ve bu yıl 10. yılını dolduran 2018 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü"nü kazanan Jean-Paul Didierlaurent'a 9 Mayıs 2018 Çarşamba günü Fransız Sarayı’nda törenle ödülü takdim edildi. Jean-Paul Didierlaurent, 6.27 Treni adlı Kitabın Can Yayınları tarafından yayınlanan kitabın Türkçe'ye çevirisini yapan Aysel Bora'ya da Çeviri Ödülü’nün sahibi oldu.


Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi Charles Fries’in ev sahipliğinde gerçekleşen Notre Dame de Sion Fransız Lisesi ile Notre Dame de Sionlular Derneği tarafından Fransız Sarayı'nda gerçekleştirilen etkinliğe katılan Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter, ödülün dönüşümlü olarak bir yıl Türk bir yazarın eserine, sonraki yıl ise Fransız bir yazarın Türkçe'ye çevrilmiş eserine verildiğini açıkladı.


Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter yaptığı konuşmasında, ödülün 10. yılının kutlandığını, on yıldan beri, Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü, Fransız-Türk diyaloğunun en etkili araçlarından biri olduğunu, ödülle bitlikde, eşlik eden akşam, kültürlerimizin kaynaşmasının ve aramızdaki etkileşimin işaretleri olduğunu söyledi. Bertrand Buchwalter, “Fransızlar ve Türkler arasındaki düşünsel ve sanatsal bağların durmaksızın güçlendiğinin kanıtıdır. Notre Dame de Sion'un böyle bir Fransız-Türk başarısına imza atan kurum olması çok doğal. İstanbul'un kültürel enerjisini her zaman varlığıyla besleyen bu prestijli kurum, bizi bu akşam bir araya getiren Fransız-Türk dostluğuna tutku ve dinamizmle hizmet etmeye devam ediyor." Şeklinde dostluk mesajı verdi.


Edebiyatın, ülkeler arasında yakınlaşmanın etkili olduğunu kaydetti. Buchwalter “ Okumaktan yoksun kaldığımızda belki de ortaya çıkaramayacağımız saklı duygulanımlara doğru yol almamızı sağlayan bir trendir edebiyat. İlginçtir ki dost ülkeye yapılan bu dalış, bir çevirinin okunuşu yoluyla gerçekleştiğinde bazen çok daha etkilidir. Çoğu zaman, çevirinin ele vermek olduğu söylenir. Tam tersine, Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü'nün çevirinin hizmet etmek olduğunu gösterdiğini düşünüyorum. Çevirmek, diyaloğa, karşılıklı anlayışa, duyguların paylaşımına hizmet etmek veya sadece köprüler inşa etmek demektir. Ayrıca bazen endişelerin katlandığı bu zor zamanlarda, köprüler çok değerlidir. Onları inşa etmemiz ve önceden var olduklarında onları daha da kuvvetlendirmemiz gerekiyor." Yapmamız gerekenlerin altını çizdi.


Fransızca'ya çevrilmiş pek çok eser okuma fırsatı olduğunu  . Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli, Aslı Erdoğan, Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar yazarların eserlerinden Türkiye’nin daha derinliklerine inebildiğini söyledi

 Ödülü alan Jean-Paul Didierlaurent RER treninin bir gün Orient-Express'e dönüşecebileceğini, Seine-et-Marne son durağının çok ötesinde rotasına devam edebileceğini hayal bile edemediğini, hikayelerin dilden başka sınırları olmadığını söyledi. Didierlaurent “Bu bağlamda, dünyanın dört bir yanındaki çevirmenlere, yetenekleriyle dilin engellerini ortadan kaldırarak sınırları yıkan bu gölge insanlarına içtenlikle teşekkür ederim." dedi.
Jean-Paul Dıdıerlaurent,1962 doğumlu Fransız yazar, Nancy’de tamamladığı reklamcılık eğitiminin ardından Paris’te çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra doğduğu kent Voges’a döndü ve uzun yıllar bir telekomünikasyon şirketinin müşteri hizmetleri bölümünde çalıştı. Yazdığı öyküleri, 1997 yılında keşfettiği öykü yarışmalarına göndermeye başladı. 2010’da “Brume” (Pus) adlı öyküsüyle Uluslararası Ernest Hemingway Ödülü’nü aldı. Aynı ödüle 2012’de, bu kez, “Mosquito”(Sivrisinek) isimli öyküsüyle layık görülen yazar, on beş yıl boyunca başka birçok ödülle taçlandırdığı öykü yazarlığına devam etti. 2014 yılında bir ay inzivaya çekilerek kaleme aldığı 6.27 Treni Fransa’da yılın edebiyat olayı olarak kabul edilmesinin ardından Michel Tournier Ödülü’nün de aralarında bulunduğu çok sayıda ödül aldı. Dünyada da büyük heyecan yaratan roman, kısa sürede yirmi dokuz dile çevrildi. 

Aysel Bora, 1943’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdikten sonra Meydan Larousse ansiklopedisinin çevirmen kadrosunda görev aldı. Bugüne değin, aralarında Jean-Paul Sartre’ın Aydınlar Üzerine, Georges Simenon’un Hollanda’da Bir Cinayet, Amin Maalouf’un Ölümcül Kimlikler, Nathalie Sarraute’un Şimdi ve Açınız ad lı yapıtlarının da bulunduğu pek çok kitabı dilimize kazandırdı.

Dönüşümlü olarak bir yıl Türkçe yazan bir Türk yazarın eserine; bir sonraki yıl ise Fransızca yazan ve eseri Türkçeye çevrilmiş Türk veya yabancı bir yazarın eserine verilen NDS Edebiyat Ödülü on yaşını doldurdu. İlk olarak, 2009 yılı NDS Edebiyat Ödülü’ne “Kalenderiye” romanı ile Gürsel Korat layık görülmüştür. Yine “Şehper Dehlizdeki Kuş” adlı öykü kitabıyla Ayşegül Çelik, mansiyon kazanmıştır. 2010 yılı NDS Edebiyat Ödülü, Türkçeye çevirisi Yıldız Ademoğlu Atlantarafından yapılan “ Magnus ” adlı romanıyla Fransız yazar Sylvie Germain’e verilmiştir. 2011 NDS Edebiyat Ödülü’nü “Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler” adlı kitabıyla Yalçın Tosun kazanmış, Gaye Boralıoğlu “Aksak Ritim” adlı kitabıyla mansiyona layık görülmüştür.


yilmazparlar@yahoo.com 

4 Mart 2018 Pazar

Çağdaş Romen Yazarlar Lansmanı-Yılmaz Parlar

Çağdaş Romen Yazarlar Lansmanı

İstanbul’da Çağdaş Romen Yazarlar Çeviri Atölyesi 3. Türkçe Kitap Lansmanı Romen kültür merkezinde yapıldı.

Çağdaş Romen Yazarlar Çeviri Atölyesi “Autori români contemporani în cadrul atelierului de traduceri literare de la Istanbul” Türkçe olan 3. kitap sunum ve lansmanı 28 Şubat 2018 Çarşamba günü İstanbul "Dimitrie Cantemir" Romen Kültür Merkezinde, gerçekleşti.
Romanya İstanbul Konsolosluk Kültür Müdürü Dr. Nadia Tunsu, Kalem ajans kurucusu Nermin Mollaoğlu,,Türk edebiyat eleştirmeni Elif Tanrıyar, kitap broşürde yer alan tercümanlar ve çağdaş Romen yazarların eserlerini yayımlayan   yayın evlerinin temsilcileri Katıldılar.  

Romanya İstanbul Konsolosluk Kültür Müdürü Dr. Nadia Tunsu Çağdaş Romen Yazarlar kitap hazırlığı hakkında bilgi verdikden sonra  Kalem ajans kurucusu Nermin Mollaoğlu’na desteklerinden dolayı teşekkür etdi. Kürsüye konuşması için davet etdi. Çalışma ve hazırlık süreçlerini paylaşan Nermin Mollaoğlu’dan sonra  Kitabın ön sözünü yazan, edebiyat eleştirmeni Elif Tanrıyar kısa konuşma yaptı. 

İçeriğinde; Aralık 2016’da gerçekleşen 7. Edebi Çeviri Atölyesinde, çağdaş Romen yazarlar Mircea Cărtărescu, Adina Rosetti, Cristian Teodorescu, Doina Ruști, Cristian Fulaș, Adina Popescu, Nicolae Avram, Dan Lungu, Paul Țanicui, Petre Crăciun, Simona Antonescu ve Bogdan Munteanu’nun eserlerinden Türkçe’ye çevrilmiş metinleri, yazar ve çevirmenler hakkında kısa sunumları, önceki broşürlerin kısa tarihçesi ve Bükreş Romen Kültür Merkezi tarafından yürütülen, Romen yazarların eserlerini çevirmek isteyen yabancı editörler için yapılan destek finansman programının (TPS - Translation and Publication Support Programme) açıklaması bulunmaktadır.
Kitabın ön sözü, Romen edebiyatına genel bir bakış altında, Türk edebiyat eleştirmeni Elif Tanrıyar tarafından yazıldı. 

Medyadaki kariyerine bağımsız bir gazeteci olarak başlayan Elif Tanrıyar,  Sabah Newspaper, Sabah Book Supplement, Milliyet Book Supplement, Radikal Book Supplement, Milliyet Art Magazine, Sabit Fikir Magazine, İstanbul Art News și Artful Living gibi gazete ve dergilerde düşünce ve eleştiri yazıları yayınlanmıştır. İlk defa bir Türk edebiyat eleştirmeninin Romen çağdaş edebi eserlerini tanıtan kitapda, çağdaş Romen edebiyat ve çağdaş Romen yazarlarının hakkında yorumlarını yazdı. 
2011 yılında yayımlayan ilk broşürün basımı, Türkiye'de benzersiz bir girişim olmuştur ve Romen projenin başarısından sonra diğer yabancı kültür merkezleri benzer kitapçıklar elde etme arzusunu dile getirdiler. Çağdaş Romen yazarların eserleri içeren kitabın yayımlamasıyla, uzun vadeli sonuçlar arasında, "La belle Roumaine" / "Romen Dilberi" (2011), Gabriela Adameşteanu - " O dimineaţă pierdută" / "Kayip Sabah" - (2011) Mircea Cărtărescu - (2013) "Travesty", Mircea Cărtărescu - "Göz Kamaştırıcı Sol Kanat" (2014 – Ayrıntı Yayınevi), Florin Irimia- "Karanlık Bir Pencere" (2015 – Aylak Yayınevi), Mircea Cărtărescu - "Orbitor.Corpul" (2016 – Ayrıntı Yayınevi), Ioana Pârvulescu - „Viața începe mâine”/ Hayat Yarın Başlar (Şubat 2018 – Alakarga Yayınevi) kitapların Türkçe’ye kazandırılması olmuştur.
Önceki yıllarda kazanılan deneyimden, Türk Yayınevleri yayımlamak için kitap seçmesinde en etkin faktörlerinden biri stil ve editöriyel açısında çok düzgün yapılması gereken Türkçeye çevirilen metin parçalarına dayandığını anlaşılmaktadır. Bu nedenle broşür, Romanya'nın yazılı kültür yararına çok değerli bir yaklaşım olmaktadır.

Edebi metinleri içeren antoloji, faaliyet gösterdiğimiz bölgede Romen edebi mirasını vurgulamayı amaçlanmaktadır. Ayrıca, çağdaş Romen edebiyatının değerli eserlerinin yayınlanması için Türk yayıncıların ilgisini çekmeye yönelik Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kitap fuarlarında dağıtımını sağlanamasıyla birlikte Türk kitap piyasada Romen edebi eserlerin varlığını yoğunlaştırılması teşvik etmeyi sağlanılacaktır.



yilmazparlar@yahoo.com

27 Aralık 2017 Çarşamba

Yayınevlerine dava açarak geçimi sağlıyor

40 tane yayınevine dava açan Bilal Denge’ye kimse bilirkişi olmuyor
150 tane dava açarak rekor kırdı



 Daha önce öğretmenlik yapan ve çeşitli yayınevlerinde yazarlık yapan Bilal Denge açtığı davalarla Mahkemeleri ve Hakimleri canından bezdirdi. Yaklaşık 40 tane yayınevine dava açan Bilal Denge’nin mağdur ettiği Kırmızı Beyaz Yayıncılık, Bilfen yayıncılık, Gendaş yayıncılık, A1 yayıncılık , Üçgen yayıncılık, Arı yayıncılık gibi 40 yayıncı  ‘bu adam Türkçe öğretmeni olmasına rağmen , Matematik, Fen Bilgisi, Hayat Bilgisi gibi kitaplar yazmış açmış olduğu dershanelerde her derse girmiştir. 2007’den sonraki mesleği yine kendi ifadesi ile adları bizde saklı Türkiye’nin 40 civarında seçkin eğitim yayıncısına benim kitaplarımdan alıntı yaptınız iddiası ile tehdit ile para sızdırıyor. Para vermeyi kabul etmeyen yayın evlerini Fikir sanat eserleri hukuk mahkemesine dava açıyor. Ceza mahkemesine , vermesinde bir sakınca yok esas sıkıntı burada başlıyor, benzerlik olduğunu iddia ettiği konular çok komik. Diyor ki kitaplarınızda kullandığınız basit excel tabloları bana ait. Eğitim yayıncılığında ilk defa bu tabloları ben kullandım. Dahada ileri giderek anonim olan Nasreddin Hoca fıkraları La Fonten Masalları gibi metinleri de ilk ben kullandım ve siz yayınevleri bunları benim kitaplarımdan aldınız diyerek Hukuk yollarına başvuruyor. Basın savcılarının bunu suç sayması istiyor. Suç saymayan savcıların hakimlerin hakkında da dava açıyor. Kendi aleyhine karar veren bilirkişileri ağır cezaya yada organize şubeye şikayet ederek sindirmeye çalışıyor. Ya da kendi facebook sayfasında alenen pervasızca ağza alınmayacak küfür ve hakaretler yağdırıyor. Hakaret edilen o kadar çok bilirkişi varki isimlerini saymak mümkün değil. Eğitim yayıncılarının son mahkemelerinde  hakimlerimiz bilir kişi seçimi için dosyaları Ankara  mahkemelerine gönderiyorlar. Neden İstanbuldaki  üniversitelere göndermiyorsunuz diye sorulduğunda Hakimler “İstanbul da hiçbir bilirkişi Bilal Denge’nin dosyasını almak istemiyor.” Çünkü hepsini şikayet ediyor. Hiçbir bilirkişi organize şubeye gidip ifade vermek istemiyor. Bu şartlar altında eğitim yayıncıları işlerini güçlerini bırakıp sürekli mahkemelerde kendilerini savunmaya çalışıyorlar.

5 Kasım 2017 Pazar

DORSAY’DAN 40 ÖNEMLİ İSİM-YILMAZ PARLAR




DORSAY’DAN 40 ÖNEMLİ İSİM,

“Ülkesinin kültür meydanında cirit atmış tüm bu kişilikler, bu ülkeyi, bu halkı, bu coğrafyayı kavramamıza yardımcı olacaklardır.”

Türk ve Dünya sinemasına ışık tutacak ellinin üzerinde eseri bulunan,
Mesleki hayatının sinema yazarlığının elli yılını geride bırakan Duayen Atilla Dorsay kitap yazdıkca dinleniyor, gençleşiyor aslında dahada devleşiyor. “O Güzel Atlara Binip Gidenler” isimli son kitabında iz bırakan kimler yokki; Dorsay kitabı hakkında “Bu kitapta kendimce hayatlarını kişisel bir bakışla özetlemeye çalıştığım 40 önemli isim var. Bunlar öyle kişilerdir ki, bulundukları alemden topluma hep yeni şeyler sunabilir, sürprizler yapabilirler. Kendi adıma diyelim ki Yılmaz Güney, Ayşe Şasa, Çolpan İlhan, İlhan Selçuk, Vedat Türkali, Onat Kutlar, Şakir Eczacıbaşı, Tuncel Kurtiz. Vitali Hakko ya da  Zeki Müren üzerine söyleyecek şeylerim hep olacaktır. Belki ve gerekirse bundan sonra da...” Şeklinde devamının olabileceği işaretini veriyor.

11 Kasım 2017 tarihinde TÜYAP Kitap fuarında Remzi Kitap evi standında imza günü olarak belirleyen Dorsay “Kitaptaki kimi adlar, ilk bakışta çok ilgili gözükmeseler de birbirleriyle karşılıklı söyleşti, tartıştı, birbirlerini sanki bütünledi. Bazen beni bile şaşırtan biçimde!...


Örneğin Hakan Balamir’le Vedat Türkali, Ayşe Şasa’yla Yusuf Kurçenli, Sezer Sezin’le Lütfi Akad, Lütfi Akad’la Yılmaz Güney, Yılmaz Güney’le Attila Özdemiroğlu, Şakir Ezcacıbaşı’yla Onat Kutlar, Ülkü Erakalın’la Zeki Müren, Fikret Hakan’la Çolpan İlhan, Çolpan İlhan’la Attila İlhan, Metin Erksan’la Müşfik Kenter, Tarık Akan’la Halit Akçatepe ve başkaları, kimi yazılarda sanki diyalogdan yola çıkıp bir bütüne ulaşacaklar; bir olayı, bir  dönemi, bir süreci tanımlayacaklardır.”Şeklinde açıklama getirerek, gerisini okuyucularına bırakıyor.

Duayen Atilla Dorsay  “Tarihin ayni döneminde Türkiye denen dev çelişkiler ülkesinin kültür meydanında cirit atmış tüm bu kişilikler, bu ülkeyi, bu halkı, bu coğrafyayı kavramamıza yardımcı olacaklardır.”sözüylede noktalıyor.

yilmazparlar@yahoo.com



18 Mayıs 2017 Perşembe

BARIŞ TUNA-CENNETTE UZUN BİR KIŞ-YILMAZ PARLAR


CENNETTE UZUN BİR KIŞ 

Terk etmek mi? Terk edilmek mi ? Acı yaşatmek mı ? Acyı çekmek mi ? 

1980 ve 1990’larda Ankara’da geçen acı ve acıyı paylaşmak üzerine yoğunlaşan, Aşk, ayrılık acısı, geleneksel aile yapısı, din-mezhep ayrışmaları, sosyal sınıf çatışması, kapalı kapılar ardında yaşanan cinsel istismarın sonuçlarının hayata yansıması gibi konu zenginliği olan sürükleyici romanın yazarı Barış Tuna lansmanı için seçtiği mekan Kalabalık Restaurant’da romanı kadar keşfedilmeyi hak eden güzellikde idi.

Başarılı yazar Barış Tuna  ilk romanı Düşbilimi’nden 16 yıl sonra yayınlanan, Sinema filminede uyarlanacak olan ikinci romanı Cennette Uzun Bir Kış kitabın lansmanı 16 Mayıs 2017 Kadıköy Yel değirmeni Duatepe sokakda bulunan romanı gibi gizli bahçesi olan Kalabalık Restauran’da gerçekleştirdi.

Barış Tuna ile yaptığımız kısa söyleşide çalışmaların on üç yıl kadar sürdüğünü uzun soluklu nefes aldıkdan sonra içini çekerek söylüyor.

Kutsal aile miti üzerine eleştiriler yaparken kaynağını yıllarca yaptığı gözlemleri, akademik okumaları ve hayattan çektiği anlar oluşturuyor.

Sinemaya uyarlamanın ilk adımı olarak, Görsel dünyasının zenginliğiyle öne çıkan, video art çalışması yapılan, Barış Tuna’nın Cennette Uzun Bir Kış kitabı roman kahramanlarını canlandıran sinema oyuncularıda lansmanda hazır bulundular.

Böylelikle Barış Tuna bir ilk imza atarak, yeni romanı Cennette Uzun Bir Kış'ın sinemagraf tekniğiyle çekilmiş videoları Türkiye'de hatta dünyada inovasyon özelliği taşıyor.

Cennette Uzun Bir Kış’ın Video art çalışması hakkında bilgileri sorduğumuzda Barış Tuna, Murat Tuncalp. videonun editörlüğünü üstlendiğini Çekimlerin Galata'da Georges Hotel ile Alex’ Restoranda yapıldığını, Romanın karakterleri Aslı, Meral, Umut, Serhat ve Babaya hayat veren oyuncular Ece Ertez, Kısmet Ekim Tekinbaş, Anıl Çağlar Tel, Christopher Kunz ve Cadas Ali Cakir olduğunu öğreniyoruz., 
 
Hikayeyi dile getirdiğinde; “Hepsi birbirinden yaralı Aslı, Meral, Umut ve Serhat üzerinde ilerleyen hikaye insan olmanın ve insan olabilmenin birey üzerindeki etkisini kimi zaman gündelik bir dille, kimi zaman edebi bir dille anlatarak cinsel istismar gibi sömürülmeye çok açık bir konuyu irdeliyor. Aşk, ayrılık acısı, geleneksel aile yapısı, din-mezhep ayrışmaları, sosyal sınıf çatışması, kapalı kapılar ardında yaşanan cinsel istismarın sonuçlarının hayata yansıması bu sürükleyici romanda bir araya geliyor.”şeklinde açıklıyor. Kitapda özet baş yazı ise şöyle yer alıyor “Sevmenin acıtmadığı günlerdi, aşkın henüz ağır gelmediği, her sözün, her hareketin "O da beni seviyor"a yorulduğu, umuda teşne günlerdi. (...) Gizemli ülkelerdi görülmek istenen, ama bizimkisiydi asıl çözülmesi istenen gizem. Ertelenen yolculuk muydu yoksa bizler miydik sevgilim, bir türlü çıkılamayan yolculuklar mıydı yoksa kendimiz miydi bir türlü varamadığımız, çok isteyip de gidemeyişimiz seni uçak tuttuğundan mıydı yoksa bize tutulmaktan korktuğundan mıydı?’

‘Geçmişini bu kadar kolay reddetmen belki de çocukluğuna dair tek bir fotoğraf bulunmayışındandı. fotoğrafı çekilmemiş bir çocukluk sadece yaşanmamış değil aynı zamanda değersiz sayılırdı. insanlar neden harıl harıl fotoğraf çekiyordu, yaşamlarını belgelemek, yarına hatıra kalsın diye mi? elbette hayır. yaşadıkları anın ne kadar biricik olduğunu göstermek, her anlarını değerli kılmak, yarına hatıra kalacak kıymette bir hayat sürdüklerini kendilerine ispatlamak için fotoğraf biriktiriyordu.”

Özenli dili, derinlemesine karakter tahlilleriyle öne çıkan romanda aşk acısı ve aşk için nelerden vazgeçilebileceği sert bir dille anlatılırken, okuyan herkesin hayatından bir parça yakalaması sağlanmış. Yaşadıklarından hiçbir zaman pişmanlık duymayan dört insanı hareketli, metaforik ve akıcı bir dille anlatan Tuna, kullandığı dil ile alt kültür edebiyatında yeni bir soluk.

Gelelim Kalabalık Restaurant’da… Bahsetmeden geçmek haksızlık olur. İşletme ve Sahbi İş kadını Sevim Büyükakıncığlu’nun iki yardımcı bayan bir erkek ekibi var. Hepsi birden Mutfakda.. Hepsi birden hizmetde… Sevecen ve  samimiler.. İşlerini büyük bir çoşku içinde icra ediyorlar. Her şey son derece profesyonelce, yemeklerin lezzetine çeşidine gelince; Birbirinden nefis, unutulmayacak tatlardalar. Balık içerikli mezeler.. Yunan Ermeni mutfağı özelliği taşısada hepsi farklı. Hergün gitseniz farklı çeşit bulabileceğiniz bir rastaurant. Midyeli pilav, balıklı çerkez tavuk, balıklı müjver, balık içerikli zeytinyağlı dolma, vs. kolay kolay hiçbir yerde bulamıyacağınız çeşitler. Ayrıca son derece uygun fiyatlı.

Lansmana birde Türk sanat müziği ses sanatcısı Ayşe Nur Yağız’a Ud –Kanunla eşlik eden iki bayanın mini konseride eklersek, Lansman dahada bütünlük kazandı.

yilmazparlar@yahoo.com
   

30 Ağustos 2016 Salı

BİLGİ PAYLAŞIM MERKEZİ DERNEĞİ METAFORLARLA İNGİLİZCE ÖĞRENME-YILMAZ PARLAR

BİLGİ PAYLAŞIM MERKEZİ DERNEĞİ METAFORLARLA İNGİLİZCE ÖĞRENME
Kişisel olarak kendini geliştirmek ve ruhsal tekamülüne katkıda bulunmak isteyenleri kurumsal olarak İşinde günlük yaşamında başarılı olmak isteyen kimseleri uzmanlarla iletişimi sağlamak amaçlı İstanbul Taksim, Mete Cad. 24/5 No’lu adresde 2005 yılından itibaren faaliyetlerini sürdüren, Bilgi Paylaşım Merkezi Derneği dünyanın en kabul gören en iyi uzmanlarını ağırlamaktadır.
Akıl ve zeka kapasitesi ile genel sağlık, aile içi huzur, paranın nasıl ve hangi geleceği ve zenginlik potansiyeli, Derin Bedensel Dengeleme Sistemi, Bütünsel dengenin, tam sağlık ve şifa halinin gerçekleşebilmesi için, bizi oluşturan Beden-Zihin-Duygu-Ruh bütününün dengesi öğretisi, Hayatın Yönü ve Gerçek Analizleri, Spiritüel Yol Arkadaşı  hipnoterapi bazlı enerji ,çalışmaları, Zihinde oluşan korku, öfke, endişe gibi duyguların kontrolu gibi pek çok konuda aydınlanma hizmeti vermektedir. 

Bilgi Paylaşım Merkezi Derneğinde; Fiziksel, duygusal ve zihinsel dengesizliği düzenleyen Inversion-tersine dönmek- adında yeni bir yöntem geliştiren Paul Terrell’i 23 Eylül - 1 Ekim 2016 tarihleri arasında.
Ruhun oturduğu yer olarak bilinen, bilimin, bilgeliğin ve duyular ötesi bilginin depolandığı yerin giriş kapısı, 3.Göz açıldığında ve tam kapasiteyle çalışmaya başladığında yepyeni bir dünyaya giriş için rehberlik yapacak Jerry Sargeant 12-19 Ekim 2016 tarihleri arasında 
Tümörleri Yok Eden Dr. Paul Hubbert, Ph.D. 1 - 2 Ekim 2016 tarihleri arasındaIşık Ağı seansı vermeyi ve yüksek seviyelerdeki bilgiyi dünya üzerine indirmeyi öğreten, Işık Adam Damien Wynne 24 -27 Kasım 2016 tarihleri arasında.

Negatif enerji, tükenmişlik, aura yırtıkları, bozulmuş mekan enerjileri, korku kaygı ve endişe gibi düşük titreşimli duygulardan bütünüyle arındıran REİKİ uzmanı Sara Şimon.
Ödüllü üstad, Anma - Ampuku 
beden okuyucu Nir Levi 19 - 23 Eylül tarihleri arasında eğitim vereceklerdir.


Bilgi Paylaşım Merkezi Derneğinde bu hafta Hummingbird Effects NLP Training eğitimini alan George Kaynar iki tam günde NLP sistemi ile özel bir kinestetik eğitim metodunu ön planda tutan yoğunlaştırılmış İngilizce eğitimi verdi. Katılımcılar iş kadınları, iş adamları, yüksek öğretim görevlileri normal bir İngilizce seviyesine sahiptiler.

Yaptığımız söyleşide, George Kaynar metodları şu şeklinde, açıklıyor “Dersin metodları; Bilinçaltı Kurgulama; Kendi anadilimiz 2 ve 8 yaşlar arasında öğrenilen, bilinçaltı yöntemidir. Manalardan ziyade tekrarlara dayalı (Okuma yazma olmadan) öğrenme metodudu
Metaforlarla Öğrenme; İnsan zekası bütüncüldür. Kelimeler tek tek öğrenildiğinde suya atılan taşlar gibi yok olur. Ancak o kelimeler bir balon içine konulup suya atılırsa batmaz. O balon metafordur.” Kısaca bilgi verdi.

Ders eğitimine başlamadan önce, Görsel ve işitsel (Audio-Visual) yeterli bir öğretim tekniği olmadığı söyleyen Kaynar, Kinestetik öğrenme süreci ise alışılmş ezbere eğitim sistemine meydan okuyan kalıcı bir öğrenme süreci sunmakta olduğunu dile getirerek “Türkiye'de derslerin tek boyutlu işlendiğini İngilizce dersleri uygulamada derinleştirerek, önce 2 sonra 3 boyut işlenir. Öğrencinin bedenini sınıfta bırakıp, zekası ile 2. ve 3. boyut çalışmalar yapılır. Böylece öğrenci aynı görüntüyü 3 farklı perspektiften ele alır. Tüm bunlar İngilizce yapılır. Öğrenci bu perspektifleri İngilizce anlatabilir. NLP ve 3 boyut çalışmalarına destek için hiçbir uyarıcı (görsel-işitsel) olmadan, tamamen öğrencinin yaratıcı zekası desteğiyle yapılan İngilizce çalışmaları içermektedir.” Ön konuşma ile iki günlük kendi özel metoduyla İngilizce öğrenimi verdi.

Ancak izlediğimiz eğitimin her güne en az iki saatlik ve yüz saat kadar bir zamana yayılarak, diğer klasik sistemlerden çok daha çabuk zamanda farklı bir öğrenme olacağı inancını taşımaktayız.


yilmazparlar@yahoo.com 
   

6 Ağustos 2016 Cumartesi

GEORGE KAYNAR İLE 2 GÜNDE 3000 KELİMELİK AKICI İNGİLİZCE BİLGİ PAYLAŞIM MERKEZDE -YILMAZ PARLAR

İNGİLİZCE   DİKSİYON TÜRKİYEDE İLK,

2 GÜNDE 3000 KELİMELİK AKICI İNGİLİZCE Eğitim programı hem de, İngilizce seviyeniz ne olursa olsun….

İNGİLİZCE  / DİKSİYON / AKICILIK

27 - 28 Ağustos 2016
iki tam gün saat 10.00 - 18.00
kişi sayısı sınırlıdır lütfen kayıt yaptırınız.


2 gün boyunca kinestetik eğitim metodunu ön planda tutan yoğunlaştırılmış programımız,
her seviyenin katılımına açıktır.

Mr. George tarafından verilen dersler, 3000 kelimeyi etkin şekilde kulanmanızı sağlayacak. Aynı zamanda temel İngilizce eğitimini de içeren bu program ile defter kitaba gerek kalmadan İngilizceyi konuşarak öğreneceksiniz.

Dersin metodları;
Bilinçaltı Kurgulama
Kendi anadilimizi (2-8 yaş) öğrendiğimiz bilinçaltı yöntemidir. Manalardan ziyade tekrarlara dayalı (Okuma yazma olmadan) öğrenme metodudur.

Metaforlarla Öğrenme
İnsan zekası bütüncüldür. Kelimeler tek tek öğrenildiğinde suya atılan taşlar gibi yok olur. Ancak o kelimeler bir balon içine konulup suya atılırsa batmaz. O balon metafordur

NLP İngilizce
Görsel ve işitsel (Audio-Visual) yeterli bir öğretim tekniği değildir. Tüm eğitim kurumları bu sistemle eğitim vermektedir. Kinestetik öğrenme süreci ise alışılmş ezbere eğitim sistemine meydan okuyan kalıcı bir öğrenme süreci sunmaktadır.

2 Boyut 3 Boyut
Türkiye'de dersler malesef tek boyutlu işlenmektedir. Ancak George's Academy'de İngilizce dersleri uygulamada derinleştirerek, önce 2 sonra 3 boyut işlenir. Öğrencinin bedenini sınıfta bırakıp, zekası ile 2. ve 3. boyut çalışmalar yapılır. Böylece öğrenci aynı görüntüyü 3 farklı perspektiften ele alır. Tüm bunlar İngilizce yapılır. Öğrenci bu perspektifleri İngilizce anlatabilir.
Imaginative English Teaching Systems
NLP ve 3 boyut çalışmalarına destek için hiçbir uyarıcı (görsel-işitsel) olmadan, tamamen öğrencinin yaratıcı zekası desteğiyle yapılan İngilizce çalışmaları içermektedir.
KİNESTETİK ÖĞRENME NEDİR?
İnsanlar nasıl öğrenir? Araştırmalara göre yeteneklerimizi belirlememizdeki en önemli faktör zekamız değil, öğrenme sürecimiz. Bu bilgi, öğrencilerimize nasıl öğrettiğimizi gözden geçirmemizin ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor. O halde şunu sormalıyız: Öğrenme ve bilgi edinme konusunda en çok nasıl etkin olabiliriz? Bir şeyi dinleyerek mi, görerek mi, yaparak mı, yaratarak mı yoksa bunların bir birleşimiyle mi?
Kinestetik öğrenme öğrenmenin farklı yolları arasında bağlantı kurarak, bu modeli bir üst seviyeye taşıdı. Üstelik bu süreç daha etkin bir öğrenmeyi ve bilgi edinmeyi sağlıyor.
Kinestetik öğrenmede, hareket ve eylem, ders dinleme gibi öğrenmenin daha pasif yollarının yerine geçiyor. Herkes muhtemelen öğrenmenin bu şeklinin etkinliğini deneyimlemiştir. Öğrenmenizin üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, insanların çoğu bisiklete binebilir ya da havuzu bir baştan diğer başa yüzebilir. Ancak bir zamanlar ezberlediği ülkelerin başkentlerini ya da periyodik tablodaki tüm elementleri hatırlayamıyor. Ne kadar ezberlersek ezberleyelim, kas hafızamızın çok daha güçlü olduğunu görüyoruz.
George Kaynar
 1963'te İncirlik Üssü'nde doğmuştur. Kuleli Askeri Lisesi'ni bitirmiştir. Dört yıllık askeri akademi eğitimi tamamladıktan sonra İngilizce Öğretmenliği'nden mezun olmuştur. Hummingbird Effects NLP Training eğitimini almıştır. Aldığı formasyon eğitimiyle beraber eğitmenlik, İngilizce öğretmenliği, dil bilimci, eğitim psikoloğu ve davranış bilimleri danışmanlığı görevlerini sürdürmüştür. 30 yıllık kariyeri boyunca birçok başarılı eğitime imzasını atmış, 2011 yılından itibaren de George Academy of Thoughts'da yöneticilik yapmaktadır.



BİLGİ PAYLAŞIM DERNEĞİ
Adres: Mete Cad. Park Apartmanı No:24/5
Taksim / İstanbul

Tel : 0212 245 29 42 / 0532 612 85 17



yilmazparlar@yahoo.com